Miras davaları aileler
arasında karmaşık ve duygusal bir süreç olup, mirasçılık haklarıyla ilgili
yasal düzenlemeleri içeren hukuki süreçlerdir. Bu tür davalarda, miras
bırakanın varlıklarının dağıtımı ve paylaşımıyla ilgili çeşitli unsurlar ve
yasal prosedürler ön plandadır.
Tüm bu unsurların dikkate
alınmasıyla birlikte, adil ve yasalara uygun bir şekilde çözümlenmesi gereken
önemli hukuki süreçlerdir. Bu süreçlerde doğru bilgiye dayalı, uzmanlık
gerektiren bir yaklaşım, tarafların haklarının korunması ve adil bir sonuca
ulaşılması için kritik önem taşır.
Miras bir kişinin ölümü
durumunda geride bıraktığı mal varlığının yasal olarak dağıtılmasını ifade
eder. Hukuki bir terim olarak miras, kişinin ölümüyle birlikte mirasçılarına
geçen haklar ve bu hakların devriyle ilgili yasal düzenlemeleri kapsar.
Miras kişinin vefat ettiğinde geride bıraktığı
taşınır ve taşınmaz varlıkları, alacakları ve borçları içerir. Yasal
düzenlemelere göre, mirasçılar genellikle kanuni mirasçılar veya vasiyetname
ile belirlenmiş mirasçılar olabilir. Kanuni mirasçılar genellikle kanun
tarafından belirlenmiş akrabaları içerirken, vasiyetname ile belirlenmiş
mirasçılar kişinin tercihlerine göre belirlenir.
Miras kavramı, sadece yasal
bir olgu olmanın ötesinde aileler arasında çeşitli duygusal ve sosyal
dinamikleri de içinde barındırır. Mirasın paylaşılması süreci, aile içi
ilişkileri etkileyebilir ve bazen hukuki süreçlerin ötesinde duygusal ve
psikolojik etkiler doğurabilir.
Mirasın hukuki boyutu
mahkemelerde çözümlenir ve miras davaları yasal süreçlerle belirlenir.
Mirasçıların hakları, miras paylaşımı sürecinde dikkate alınır ve yasalara
uygun olarak belirlenir.
Tüm bu faktörler bir araya
geldiğinde, miras kavramı hem hukuki hem de sosyal açıdan oldukça derin ve
karmaşık bir konu olarak karşımıza çıkar. Bu karmaşıklık, mirasın sadece mal
varlığından ziyade aile ilişkilerini, hukuki süreçleri ve toplumsal dinamikleri
de içeren geniş bir konudur.
Miras hukuku, bir kişinin
ölümü durumunda mirasçılarına bıraktığı mal varlığının nasıl dağıtılacağını
düzenleyen hukuki bir alandır. Bu hukuki alanın temelini oluşturan belirli
ilkeler, mirasın adil ve düzenli bir şekilde paylaşılmasını sağlamak amacıyla
belirlenmiştir.
·
Mirasçılık İlkesi
Miras hukukunun temel
ilkelerinden biri mirasçılık ilkesidir. Bir kişinin ölümü durumunda,
mirasçıları belirlemek için kanunlar genellikle belirli bir sıralamaya veya
düzene dayanır. Bu sıralama, kanuni mirasçıları belirler ve en yakın
akrabalardan başlayarak uzak akrabalara doğru bir sıra izler.
·
Eşitlik ve Adil Paylaşım İlkesi
Bir diğer önemli ilke
eşitlik ve adil paylaşım ilkesidir. Bir mirasın paylaşımında, mirasçılar
arasında adil bir şekilde bölüşüm yapılması önemlidir. Bazı durumlarda,
kanunlar belirli akrabalara öncelik tanıyabilir ancak genellikle mirasın eşit
olarak paylaşılması esastır.
·
Vasiyet İlkesi
Vasiyetname, bir kişinin
mirasını ölümünden sonra nasıl dağıtılacağını belirleyen önemli bir belgedir.
Bu ilke, kişilerin ölümünden sonra mal varlıklarının belirli bir düzene göre
paylaşılmasını sağlar. Ancak vasiyetname düzenlenirken belirli yasal
prosedürlerin ve kriterlerin takip edilmesi gerekir.
·
Mirasın Devri ve Reddi
Miras hukukunda, mirasın
devri ve reddi gibi konular da önem taşır. Bir mirasçı, mirası reddetme veya
bir başka kişiye devretme hakkına sahip olabilir. Bu süreçlerde yasal
prosedürler ve belirli zaman çerçeveleri bulunur.
·
Mirasın Korunması ve Saklı Pay
Miras hukukunda, bazı
durumlarda belirli kişilere saklı paylar tanınabilir. Bu saklı paylar, belirli
mirasçılara yasal olarak ayrılmış bir payı ifade eder ve diğer mirasçılar
tarafından kullanılamaz.
Miras hukukunun temel
ilkeleri, mirasın adil ve düzenli bir şekilde dağıtılmasını sağlamak için
oluşturulmuştur. Bu ilkeler, hukuki süreçlerde ve miras davalarında karar
alınırken rehberlik eder ve mirasçıların haklarını korur.
Miras davaları, bir kişinin
vefatı sonrasında mirasçıları arasında mal varlığının paylaşımını belirlemek
için açılan hukuki süreçlerdir. Bu süreç, belirli adımlardan oluşur ve
genellikle aşağıdaki aşamaları içerir:
1.
Mirasın Değerlendirilmesi ve
Mirasçıların Belirlenmesi
Miras davası süreci mirasın
değerlendirilmesiyle başlar. Kişinin geride bıraktığı mal varlığı, taşınır ve taşınmaz
malların değerlemesi yapılarak belirlenir. Aynı zamanda mirasçıların
belirlenmesi de bu aşamada önemlidir. Kanuni mirasçılar ve varsa vasiyetname
ile belirlenmiş mirasçılar belirlenir.
2.
Mirasın Paylaşımı ve Davanın Açılması
Mirasın paylaşımı süreci,
mirasçılar arasında adil bir şekilde dağıtımını içerir. Eğer mirasçılar
arasında anlaşmazlık varsa veya belirlenmesi gereken durumlar söz konusuysa,
miras davası mahkemeye taşınabilir. Dava mirasın paylaşımının yasal
prosedürlere uygun şekilde gerçekleştirilmesini sağlar.
3.
Delil Sunumu ve Mahkeme Süreci
Miras için mahkeme süreci,
delil sunumu ve yasal argümanların sunulmasıyla devam eder. Mirasçılar veya
ilgili taraflar, mahkemeye belgeler, tanıklar veya diğer kanıtlar sunarak
iddialarını desteklerler. Mahkeme, sunulan delilleri ve kanıtları
değerlendirerek kararını verir.
4.
Karar Aşaması ve Miras Paylaşımının
Belirlenmesi
Mahkeme, sunulan deliller
ve yasal argümanlar üzerine kararını verir. Miras paylaşımı, yasalara ve
mahkeme kararlarına uygun olarak belirlenir. Bu aşamada, mirasın nasıl
paylaşılacağı, hangi mirasçının hangi mal varlığına hak kazandığı belirlenir.
5.
Miras Davasının Sonuçlanması ve
Uygulanması
Miras davasının
sonuçlanmasıyla birlikte, mahkeme kararı kesinleşir ve mirasçılara düşen paylar
belirlenir. Bu aşamada, mirasın fiziki olarak paylaşımı veya malların satılması
gibi işlemler gerçekleşebilir. Mahkeme kararı doğrultusunda mirasın dağıtımı
tamamlanır.
Miras davası süreci, yasal
prosedürlere uygun olarak ilerler ve mahkeme kararlarıyla sonuçlanır.
Mirasın paylaşımı, bir
kişinin vefat etmesi durumunda geride bıraktığı mal varlığının mirasçıları
arasında nasıl bölüştürüleceğini belirler. Bu süreçte, mirasçıların sahip
olduğu haklar ve paylaşım süreci önem taşır.
Paylaşımda mirasçılar kendi
aralarında yapacağı taksim sözleşmesiyle mirasın ne şekilde paylaşacağını
serbestçe karar verebilme haklarına sahiptir. Bu sözleşmenin yazılı olarak
yapılması ve tüm mirasçıların katılmasıyla gerçekleştirilmesi gerekiyor. Bu
esnada bir mirasçı dahi katılım gerçekleştirmez ise sözleşme geçersiz kabul
edilir.
Kendi aralarında
mirasçıların anlaşamamaları durumunda ise miras paylaştırma davası açılarak
mirasın paylaştırılması sağlanmaktadır. Paylaşımı için her mirasçının dava açma
hakkı bulunurken açılacak davanın tüm mirasçılara karşı olması gerekmektedir.
Kimler Mirasçı Olabilir?
Miras hukukunda 2 tür
mirasçı bulunmaktadır. Yasal mirasçılar ve atanmış mirasçılar olarak
değerlendirilir. Yasal mirasçılar:
·
miras bırakanın iradesine bağlı olmayan ve kanunen
mirasçı sayılan kişiler,
·
kan hısımları,
·
sağ kalan eş,
·
evlatlar ve evlatlık olanlar,
·
altsoy kişiler
olabilmektedir. Atanmış
mirasçılar ise kişinin özgür iradesiyle vasiyetname yoluyla mirasının dilediği
kısmını bıraktığı kişilerdir.
Yasal mirasçılar zümre
esasına göre belirlenmektedir. Ülkemizde zümre sistemi 3 dereceden
oluşturulmaktadır. Birinci derecede mirasçı var ise sonra gelen derecedeki
kişiler mirasçı olarak kabul edilmezler. Birinci zümre de yasal mirasçı
bulunmuyor ise ikinci derecedeki mirasçılara burada da mirasçı yok ise üçüncü
cümledeki mirasçılara hak geçmektedir.
Miras payında oranlar miras
bırakanın eşinin sağ olup olmama durumuna göre farklı ulaşabiliyor. Sağ kalan
eşin herhangi bir derecede mirasçı olması mümkün değildir. Hangi derecenin
mirasçılık hakkı var ise sağ kalan eş o zümreye ile birlikte mal varlıklarının
mirasçısı haline gelir.
Miras bırakan kişinin eşi
yok ise bu durumda alt soyu alır ve eşit bir paylaşım gerçekleştirilir. Anne ve
babadan birinin vefat etmesi halinde kendi alt soyunu miras bırakanın
kardeşleri alacaktır. Birinci ve ikinci derecede mirasçısı bulunmuyor ise bu
durumda üçüncü dereceden büyükanne ve büyükbabaya miras kalabilir ve aralarında
eşit pay söz konusudur.
Eğer sağ kalan bir eş varsa
bu durumda miras payı eşle birlikte mirasçıların derecesine göre değişir. Miras
paylaşımında sağ kalan eş bulunması halinde pay oranları
·
Sağ kalan eş altsoyu ile mirasçı olur ise
mirasın ¼ alır.
·
Sağ kalan eş, eşinin anne ve babasıyla
birlikte mirasçı olur ise yarısını alır.
·
Yine sağ kalan eş büyükanne ve büyük
babasıyla mirasçı olur ise 3/4' alır.
Bu durumda kalan diğer
kısımlar ise diğer mirasçılık zümrelere göre dağıtılır.
Davanın niteliğine göre
hazırlanacak bir dava dilekçesiyle yetkili mahkemeye başvurmak ve harcı
yatırmak suretiyle dava açılabilmektedir. Miras davası görevli mahkeme
Sulh Hukuk Mahkemesi ya da Asliye Hukuk mahkemeleri görevli mahkemelerdir.
Miras sebebiyle istihkak ve
tasarrufun iptali davalarında ise murisin yerleşim yeri mahkemesi yetkili
mahkemeler olarak belirlenmektedir. Miras davası açılmadan önce mutlaka
mirasçıların kimler olduğunun belirlenmesi gerekiyor. Çünkü dava sürecinde dava
dilekçesinin tüm tarafları tebliğ edilmesi gerekir. Bu nedenle de tarafların
kim olduğu ve tarafların adreslerinin doğru bir şekilde tespitiyle dilekçenin
hazırlanması gerekiyor.
Miras davasının açılabilir
olması için:
·
mirasçıların miras hakkına tecavüz eden
tasarruflarda bulunulması gerekmektedir,
·
geriye dönük miras hakkı alınması için tenkis
davası açılabilir.
·
Mirasçılar tarafından paylı olarak taşınır
veya taşınmaz malların paylaştığı kişisel mülkiyete geçişin sağlanması için
izale-i şüyu davası açılabilir.
·
Mirasçılar arasında doğan miras ortaklığının
sona erdirerek kişisel mülkiyete geçişinin sağlanması için miras paylaşımı
davası açılabilir.
Miras paylaşımı
yapılmadığından kişisel mülkiyete herhangi bir malın geçişi sağlanamaz. Paylaşım
yapılmadığı müddetçe yasal mirasçıya da atanmış mirasçı olup olmadığı fark
etmeksizin tüm mirasçılar miras ortaklığına dahil edilmektedir. Paylaşım
konusunda anlaşmazlık bulunması halinde açılması gereken dava miras paylaşımı
davasıdır.
Bu tür davaların zaman
aşımı süresi geçişi bitmeden açılmalı ve davanın niteliğine göre de zaman aşımı
süreleri farklılık göstermektedir. Davanın niteliğine göre bir yıl ile 20 yıl
arasında değişen zamanaşımı süreleri bulunmaktadır. Miras davalarında zaman
aşım süreleri ve açılabilir zaman dilimi:
·
Denkleştirme davalarının zaman aşımı 10 yıldır.
·
Tenkis davası murisin ölümünden ya da
mirasın açılmasından itibaren 5 yıldır.
·
Mirasçılık belgesinin iptali için bir zaman
aşımı süresi bulunmamaktadır.
·
İstihkak davası bir yıl ve vasiyetnamenin
açılmasından itibaren 10 yıl içerisinde açılmalıdır.
Dava temel olarak murisin
ölümünden sonra açılmakta olup miras hakkı da ölüm olgusunun gerçekleşmesiyle
ortaya çıkar. Yaşayan bir babaya miras davasının açılabilmesi söz konusu
değildir.
Davaların ne kadar süreceği
davanın türüne göre değişmektedir. Sizleri açıklanacak olan süreler kati
süreler olmamakla birlikte ortalama süreler üzerinden zaman tespiti
yapılabilmektedir.
Miras alacak davası
ortalama olarak bir yıl içerisinde kesin karara bağlanıyor. Veraset ilamının
iptali davaları da en geç bir yıl içerisinde sonuçlanmaktadır. Miras paylaşımı
davaları 10 yıla kadar uzayan bilmekle birlikte ortalama 2 yıl içerisinde
tamamlanır.
Tenkis davasının ortalama
süresi 1,5 ile 2 yıl arasında değişmektedir. Muris muvazaa davası ise en uzun süren
davalardan biri olup ortalama 5 yıl içerisinde sonuçlanıyor. Tapu İptal ve
tescil davaları için ortalama süresi yine bir buçuk yıl olmaktadır.
Miras davaları, mirasçılar
arasında mal varlığının paylaşımını belirlemek için açılan hukuki süreçlerdir.
Bu süreçte bazı sorunlar ortaya çıkabilir ve çeşitli çözümler gerekebilir.
Mirasın Değerlendirilmesi
ve Anlaşmazlıklar
Mirasın değerlendirilmesi
sürecinde ortaya çıkan bir sorun, mirasa ait varlıkların doğru bir şekilde
değerlendirilememesi olabilir. Taşınmaz malların veya diğer varlıkların
değerinin belirlenmesinde anlaşmazlıklar çıkabilir. Bu durumda, bağımsız bir
değerleme uzmanının görüşü alınabilir veya taraflar arasında uzlaşma yolları
aranabilir.
Mirasçıların Belirlenmesi
ve Tartışmalar
Mirasçıların belirlenmesi
karmaşık olabilir, özellikle vasiyetname olmaması veya belirsizlik durumunda.
Bu durumda, mirasçıların yasal olarak belirlenmesi için genellikle mahkemeye
başvurulur. Bazen mirasçılık durumu tartışmalı olabilir ve mahkeme süreci
uzayabilir.
Vasiyetnameden Kaynaklı
Uyuşmazlıklar
Vasiyetnameden kaynaklanan
uyuşmazlıklar da sıkça karşılaşılan bir durumdur. Vasiyetnamede belirsiz
ifadeler veya çelişkili hükümler bulunabilir. Bu durumda, vasiyetnamedeki
ifadelerin yorumlanması veya vasiyetnamede düzeltilmeler yapılması için mahkeme
süreci başlatılabilir.
Mirasın Paylaşımında
Eşitlik İhlali ve Çözüm Yolları
Bazı durumlarda, mirasın
paylaşımı sürecinde eşitlik ilkesi ihlal edilebilir. Örneğin, bir mirasçıya
diğerlerine oranla daha fazla pay verilmiş olabilir. Bu durumda, mahkeme
tarafından adil bir çözüm bulunması gerekebilir.
Arabuluculuk ve Uzlaşma
Yolları
Miras davalarında, uzlaşma
veya arabuluculuk yolları sıklıkla tercih edilen çözüm yollarıdır. Taraflar
arasında anlaşmazlıkların çözümü için kullanılır ve mahkeme sürecine alternatif
olarak görülebilir.
Miras davalarında ortaya
çıkan sorunlar, uzmanlık gerektiren karmaşık durumlardır. Bu sorunların çözümü
için yasal danışmanlık almak veya uzmanların yardımını almak önemlidir.
Reddi miras, bir mirasçının
mirası almayı reddetme hakkıdır. Bir kişinin vefat etmesi durumunda, mirasçılar
mirası kabul etme veya reddetme hakkına sahiptirler. Reddi miras, bir
mirasçının mirası kabul etmeyi tercih etmediği durumlarda devreye girer. Bu,
mirasın getireceği sorumluluklar, borçlar veya diğer sebeplerden dolayı mirası
kabul etmek istememe durumunu ifade eder.
Türk Medeni Kanunu’nun 605.
Maddesine göre murisin ölümünden sonra hak ve yükümlülüklerin tamamen
reddedilmesi gerçekleştirilebilir. Bu durumda ise mirasın gerçek reddi ile
hükmi reddi olarak üzere miras reddi gerçekleştirilebilecektir.
Mirasın Gerçek Reddi
Mirasın gerçek reddi yasal
ya da atanan mirasçıların miras bırakanın ölümünden sonra kendi iradeleriyle
mirasçılık sıfatına son vermek için kullandıkları haklarıdır. Türk medeni Kanunu'nun
609.uncu maddesine göre kayıtsız ve şartsız sor ve kalp mahkemesine sözlü veya
yazılı bir beyan ile bildirimi yapılabilir. Mirasın reddinin herhangi bir şarta
bağlanmaması gerekçesiyle miras reddi kabul edilecektir.
Miras Hükmi Reddi
Mirasın hükmen reddinde ise
yine yasal ya da atanmış mirasçıları mirasın reddedilmesi için ayrıca bir irade
beyanında bulunmasına gerek olmadan sonuçlandırılmasıdır. Miras bırakanın ölüm
tarihinden itibaren aczi belli ise bu durumda mirasçılar mirası reddetmiş
sayılmaktadır.
Reddi Miras Nasıl
Yapılır?
Mirasın gerçek reddinde
miras bırakan kişinin son yerleşim adresindeki Sulh Hukuk Mahkemesine beyanda
bulunulması gerekir. Reddi miras dava yolu ile yapılır. Kısmi reklam mümkün
olmadığı gerekçesiyle mirasçıların beyanlarının kayıtsız ve şartsız olarak
tamamı için reddedilmesi gerekiyor.
Reddi Miras Süresi
Nedir?
Mirasın hükmi olarak
reddedilmesi için herhangi bir süre sınırı bulunmamaktadır. Gerçek reddi için
ise 3 aylık hak düşürücü süre belirlenmiştir. Bu süre mirasçı olduklarını
öğrendikleri andan itibaren başlatılıyor. Ancak TMK 615. Maddesinde de
açıkladığı üzere yasal ve atanmış mirasçılara önemli sebeplerin olması
nedeniyle ek bir ret süresi verilebilmektedir.
Miras Davalarının Çeşitleri
Miras davaları mirasın
paylaşımıyla ilgili yaşanan uyuşmazlıkların çözülmesini amaçlar. Miras
davalarının çeşitleri şunlardır:
·
Mirasın Taksimi Davası:
Mirasın paylaşımı sürecindeki
anlaşmazlıkların çözümlendiği davadır. Mirasçılar arasında mal varlığının nasıl
paylaşılacağı konusunda uyuşmazlık olduğunda açılır.
·
Vasiyetin İptali Davası:
Vasiyetnamede bulunan
hükümlerin geçersiz kılınmasını talep eden davadır. Vasiyetin yazılma
şartlarına uyulmamış olması veya vasiyetname sahibinin irade dışı baskı altında
olması gibi durumlarda açılabilir.
·
Miras Mallarının Tespiti Davası:
Mirasın içeriğinin
belirlenmesi amacıyla açılan davadır. Mirasçılar arasında hangi malların mirasa
dahil olduğu veya değerinin ne olduğu konusunda anlaşmazlık olduğunda bu dava
açılabilir.
·
Miras Hakkından Yoksun Bırakılma Davası:
Yasal mirasçıların mirastan
haklarının gasp edildiğini iddia ettikleri davadır. Örneğin, miras hakkı
tanınmayan veya hakları kısıtlanan mirasçılar tarafından açılabilir.
·
Mirasçılık Belgesi İstem Davası:
Mirasçıların, mirasın
paylaşımı sürecinde haklarını kanıtlamak için mirasçılık belgesi almak amacıyla
açtıkları davadır. Mirasçılık belgesi, mirasçının mirası kabul ettiğini ve paylaşım
sürecinde hak sahibi olduğunu kanıtlar.
·
Mirasın Reddi Davası:
Bir mirasçının mirası
reddetme hakkını kullanmak istediği durumlarda açılan davadır. Mirasçı, mirası
kabul etmeyi reddetme kararı aldığında bu dava açılabilir.
Bunlara ek olarak mirasta
hak kazanma davası( İstihkak), tereke varlığının tespiti, veya mirasın iadesi
gibi birçok dava türü bulunuyor.
Bu davaların her biri,
mirasın paylaşımı sürecinde ortaya çıkan farklı hukuki konuları ele alır ve
mirasçıların haklarını korumak veya belirli durumları çözüme kavuşturmak için
açılabilir. Her durumda miras davası avukatından destek almak gerekiyor.
Tenkis davası, bir
vasiyetname ile yapılan miras taksiminde, vasiyetnamenin hükümlerine aykırı
olarak yapılan bazı işlemlerin veya bağışların hukuki olarak geçersiz kılınması
için açılan bir davadır. Bu davada, vasiyetnamede belirtilen hükümlere
uyulmamış ve miras paylaşımında eşitlik ilkesi veya yasal mirasçıların hakları
ihlal edilmiş olması gerekir.
Tenkis davası genellikle
miras bırakanın vasiyetname ile mirasını düzenlediği durumlarda ortaya çıkar.
Vasiyetnamede yer alan hükümlere aykırı olarak, vasiyetin yapıldığı sırada
miras bırakanın yasal zorlamalar veya hileler sonucunda bir mirasçı lehine
avantaj sağlamak amacıyla bazı malların veya hakların devredilmiş olması
durumunda tenkis davası açılabilir.
Bu dava ile mirasçılar,
miras bırakanın vasiyetnamenin hükümlerine uymadığı veya eşitlik ilkesini ihlal
ettiği iddiasıyla, vasiyetname hükümlerinin veya yapılan işlemlerin hukuki olarak
iptal edilmesini talep ederler. Mahkeme, bu durumu değerlendirerek
vasiyetnamenin veya yapılan işlemlerin geçersiz olup olmadığına ve eğer
geçersizse mirasçıların haklarına uygun şekilde paylaşımın nasıl yapılacağına
karar verir.
Mirasta Tenkis davasının
koşulları:
·
Söz konusu kazandırmaların hukuken geçerli
olması,
·
Saklı paylı mirasçılar tarafından
açılamaması,
·
Murisin saklı paylarının ihlal edilmiş
olması ile açılabilir.
Miras davalarında
ispatlanması gereken durumlarda mirasçı konumunda olduklarını göstermeleridir. Miras
bırakanın ölümünden sonra mutlaka mirasçılık belgesi veya veraset ilamıyla
ispat edilebilmesi mümkündür.
Yasal mirasçıların dışında
atanmış mirasçılar içinde bu hususlar mirasçılık sözleşmesi ya da vasiyetname
üzerinden kanıtlanabiliyor. Diğer hususlarda ise mutlaka dava açılması ve
davaya konu hususun ispatlanması ile yükümlü olunmaktadır.
Bir miras sebebiyle
istihkak davası açılacak ise davacı istihkakı konu olan mal varlığını haksız
bir şekilde elde edildiğini ispatlama konusunda yükümlüdür. Eğer davalının
malının elinde olmasının bir sebebe dayandığını ifade ediyor ise bu sebebi
mutlaka ispat etmesi ve dava sürecine geçilmesi gerekmektedir.
Haklı bir şekilde ispat
edilmekle mükellef olan kişilerin karşısında davalı ise hakkı olarak malı elde
ettiğini ispat etmek zorundadır.
Miras hukuku çok geniş bir
hukuk olmakla birlikte uzman avukat tarafından destek almak miras
hücrelerindeki hak kayıplarını engelleyecek ve olabilecek en adil şekilde
paylaşımın gerçekleştirilmesini sağlayacaktır.
Miras Davası ölen şahısların ardında bıraktıkları malvarlıkları ile ilgili olan davalardır ve davanın açılabilmesi için miras bırakanın vefat etmiş olması gerekmektedir. Miras davalarında açılacak olan dava türüne göre yetkili mahkemelerde değişiklik gösterecektir. Tapu davalarında Asliye Hukuk Mahkemeleri, vasiyetname ile ilgili davalarda Sulh Hukuk Mahkemeleri yetkilidir. Miras davalarında yapılan hatalar fazla olduğu için hak sahipleri hak kaybına uğrayabilmektedirler. Dava açılmadan önce konu ayrıntılı bir şekilde araştırılmalı gerekirse bir avukat tutulmalıdır.
Miras Davası davaya konu olan tüm taraflara tebliğ edileceği için uzun sürebilecek davalardandır. Öncelikle mirasçıların belirlenip ikamet adreslerinin tespit edilmesi gerekir. Konuya müdahil olan sekiz kişi varsa hepsine de tebligat yapılacağından bunların bir kaçının vefat etmesi halinde hak sahibi olacak yeni kişilerin de tespit edilip bilgilendirilmesi gerekecektir. Taraflardan birinin adresinde bulunmaması işi daha da zorlaştıracaktır. Vefat eden murisin (vefat eden miras bırakan kişi) mal tespiti yapılıp sahip olduğu mal varlığından devir yapılıp yapılmadığı, mirasçıların ne kadar pay alacakları, yasal mirasçıların tespiti, miras reddinin olup olmadığı gibi konularında açığa kavuşturulması gerekir. Murisin bıraktığı miras yakınlık derecelerine göre paylaştırılarak dağıtılır. Eşi ve çocuklar, anne ve baba ile diğer akrabalar yakınlıklarına göre pay alırlar.
Miras davasının yetkili bir mahkemeye başvurularak açılması gerekir. Yetkili mahkemeler ise murisin son ikametgâh adresinin bulunduğu yerdeki mahkemelerdir. Görevli mahkeme ise Sulh Hukuk Mahkemesidir. Eğer tapu tescili ile ilgili bir dava ise görev yetkisi Asliye Hukuk Mahkemesi olacaktır. Miras Davası içeriğine bakılarak ilgili mahkemeye müracaat edilerek açılmalıdır. Aksi durumda sonuç alınamayacaktır. Başvuru sırasında mahkemece belirlenen harç bedeli ödenir. Davacı sayısı fazla olduğunda aralarında bir vekil seçip haklarını ona verebilirler. İmza atma gibi işlemlerde sayı azalacağından işlemler hızlanacaktır. Davanın sonuçlandırılabilmesi için miras paylaşımının doğru bir şekilde yapılmış olması gerekir. Yaşanan anlaşmazlıklar dava sürecini uzatacağı gibi içinden çıkılmaz bir hal almasına da sebep olabilecektir. Mümkün olduğunca dava öncesi anlaşmaya varıp gerekirse vekil aracılığı ile işlemleri hızlandırmaya çalışılmalıdır.